Before Sunrise...


   Şimdiye dek kadın-erkek ilişkileri hiç bu kadar yalın, duygulu ve gerçekçi bir şekilde  anlatılmadı, herkes bu filmde kendinden bir şeyler buldu. Kimisi eski sevgiliyi hatırladı izlerken, kimisi devam eden ilişkisini sorguladı. Kadınlar zaman zaman kendini Celine'in yerine koydu ve Jesse gibi bir sevgiliyi düşlediler. Erkekler yolculuklarda tanıştıkları hatunları hayal etti ve onlarla Viyana sokaklarında dolandı, gün doğmadan Celine'le birlikte oldular. Bugünkü filmimiz sabaha kadar hakkında konuşabileceğim bir üçlemenin ilk filmi "Before Sunrise".



  Vizyona meşhur üçlemenin sonuncusu "Before Midnight" girdi ve benim merakım kat be kat arttı. 3. film vizyona giriyor olmasına rağmen fanları arasında ciddi bir takip ve merak duygusu vardı ki benim de filmi bulup hemen izlememi sağladı. Avrupa'da bir trende başlayan filmimiz, bir alman çiftin kavgası ve bunu gören Fransız yüksek lisans öğrencisi Celine (Julie Delpy) ile Amerikalı Jesse (Ethan Hawke)'nin tanışması ile başlar. Jesse'nin Celine'e 1 gün boyunca Viyana'da gezme teklif eder ve uzun diyalogları, eğlenceli anları ve romantik dakikalarıyla film adeta sizi içine alır. Bir an Jesse olursunuz bir an Celine. Romantik bir film olsa da erkek yada kadın hiç fark etmez herkesin kendinden bir şey bulacağı, oldukça sürükleyici bir film. Bazı diyaloglar vardır ki aslında yıllardır yaşadığınız ama dile getiremediğiniz sözleri karakterler isin yerinize dile getirecektir. Bir çok kült olmaya aday sahnesi ve sözleriyle sıkı takipçi yaratan bir film özelliğini devam filmlerinde de göstermektedir. Bir kafe de otururken evlerine döndüklerinde arkadaşlarına birbirlerini anlatacakları telefon konuşmasının provasını zekice buldum. Acaba ne zaman birbirleri hakkındaki düşünceleri itiraf edeceklerini beklerken senarist izleyiciye güzel bir sürpriz yapmış ve orijinal bir konuşmayla kült bir sahneye imza atmıştır.


2 ana karakter etrafında dönen film, Viyana sokaklarında sizi küçük bir tura çıkarırken filme ara ara dahil olan yan karakterlerde filme renk katmış. Kadın erkek ilişkilerini irdeleyen çiftimiz acaba ne zaman yakınlaşacak diye seyirciyi heyecan içinde bırakırken, karakterlerin birbirine olan duygularını göstermeleri çok sürmeyecektir. Erkeklerin hormonları doğrultusunda bekledikleri bir film olmadığını baştan duyurayım, her trende veya uçakta tanışılan ve bir gece geçirilen bayanın "one night stand" olmadığını film burada ispat etmiş. Veya Avrupalı senarist ve yönetmenler "one night stand" olayına romantik bir ayar çekmiş olabilirler ki biraz daha naif düşünerek filme bu açıdan bakmayı reddediyorum. Zaten devam filmleri de karakterlerimizin aradan yıllar geçse de, araya ne kadar zaman girerse girsin birini eğer gerçekten sevdiyseniz ve ona bağlandıysanız ondan ayrılamayacağınızın ve bir şekilde onun karşısına çıkacağınızı kanıtlamış.


Aslen Fransız olan Julie Delpy kafası çalışan, özgür, kültürlü, fikri olan Avrupalı hatun rolünü çok iyi kıvırmış, öyle ki bu role ondan başka kimseyi yakıştıramıyorum. Yönetmen de benimle aynı fikirde olmalı ki 2. ve 3. filmde de aynı oyuncularla devam etmiş. Ethan Hawke'a gelince rahat, esprili, kız tavlama sanatını iyi kıvıran Amerikalı genci başarıyla canlandırmış. İlk filmde "gerçekten esas kızı seviyor mu yoksa bir gecelik miydi yahu" sorusunu akıllara getirse de devam filmlerimde sevgimi kazanacağını şimdiden belirteyim. Öyle ki son film de Celine adlı Hanıma ultra gıcık olacağım. Son filmde ilk tanışmalarından tam 18 yıl geçecek ve Celine Hanım 40 yaş bunalımına girecek ve "hep senin yüzünden" moduna bağlayacak adamımız yine alttan alacak ve esas oğlan beğenimi kazanacaktır. Şimdiden üzülerek belirtmek isterim, ilk filmde yüzüne bakmaya kıyamadığımız Celine'e yıllar pek bir  acımasız, Jesse'ye de gayet iyi davranacak; Jesse ablamızı yaşlı huysuz teyzeye dönüştürürken, Jesse karizmatik bir yazar olarak karşımıza çıkacaktır. 2. ve 3. filmi 9 yıl arayla çekilen filmde sizi fazla merakta bırakmadan bir sonrakine geçebilirsiniz. Son filmi 2013'te çekilen filmin 4.sü için maalesef 8 yıl daha bekliyor olacağız.
9 sene sonra görüşmek üzere:)





8 yorum:

  1. Emeğine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. bu filim bana göre anlaşılan:))

    YanıtlaSil
  3. emeğinize sağlık güzel yorum

    YanıtlaSil
  4. bi başkadır bu film tamam konusu gayet bilinen ama oyunculuğunda müziklerinde garip bi büyüsü var sıkıldıkça tekrardan izlenendir

    YanıtlaSil
  5. yaklaşık 2 yıl kadar önce Jess ile Celine'in tanışma sahnelerini gülümseme ile izlemiştim. filmle ilgili aklımda kalan en taze anılar o sahnelerdi. bunca vakit sonra tekrar izlediğimde ise bitiş sahnesi beni daha etkiledi. Demek ki zamanla değişmişim, başlangıçlar yerine sonlar beni daha etkiler olmuş.
    niye karamsarım.. niye karamsarız acaba???

    YanıtlaSil
  6. Ilk filmin yerini hic biri tutamyor bence. Sadece benmi boyle hissediyorum yoksa herkezde oluyormu bilmem ama devam filmleri bende hep husrana sebep oluyor. Ama Before Sunrise seninde dedigin gibi gercekten sade, yalin bir anlatimla inanilmaz vurucu bir film. 3. yu bende henuz izlemedim ama nekadar ikincide husrana ugradim desemde 3. ye olan merakimi azaltmis degil :))
    Yorumlarin icinde ellerine saglik, Yeni yorumlarini dort gozle bekliyorum.

    YanıtlaSil