Dünya nasıl var oldu? sorusuna hep şu klasik cümleyle
"her şey önce bir gaz ve toz bulutuydu, sonra hayat başladı" başlanır.
Christopher Nolan'ın yönetmenliğini üstlendiği yapım son zamanların bilim kurgu
alanında hiç şüphesiz ki en çok tartışılan filmi. Film, anlayanlar,
anlamayanlar ve anlayıp hatalarını bulanlar arasında 3 e ayrılıyor. Tabi baştan
uyarımızı yapalım filmi biraz anlamak için Einstein'ın görelilik teorisine,
Murphy kanunlarına, Stephen Hawking 'in kütle çekim fiziğine ve ünlü fizikçi
Kip Thorne'un kara delik kozmolojisine ve solucan deliklerine biraz aşina
olmayı gerektiriyor. Henüz filmi izlememiş olanlar için yukarıda bahsi geçen
teorileri okumalarını tavsiye ederim.
Filmi maalesef bir avmde kocamaaaan bir ekranda izledim.
Maalesef diyorum çünkü bir film izleyebilmek için bir Cumartesi günü kalabalık
metroda yolculuk edip, yine kalabalık bir AVMye girip, ıkış tıkış yürüyen
merdivenlerden çıkıp, havasız ve baş ağrıtan
bir AVMnin üst katında saatler öncesinden gitmemize rağmen sırada bekleyip
bileti en önden aldıktan sonra yanımdaki arkadaşıma ilk şunu söyledim: "
Şu kalabalığa bak, ne olacak bu İstanbul'un hali?". Kalabalıktan bunalmış
umutsuz bir şekilde düşünürken, film yüzyıldan daha kısa bir süre olduğunu
tahmin ettiğim yakın bir gelecekte başlıyor. Christopher Nolan amcam aslında
sorumun cevabını filmde verir : "Pislik için yaşayacaksınız yavrum".
Belki ben o günleri görmem belki torunlarım görür ama yeni nesle şimdiden
acıdım doğrusu. Hani günümüzde ağaçlar kesersek; plastiğin, kağıdın, mavi
kapağı geri dönüştürmezsek, ekin ekeceğimiz tarlamız kalmazsa torunlarımıza
nasıl bir dünya bırakırız diye sorarız ya hep işte film o yakın gelecekten
bahsediyor. Akılda kalan bir çok sözden biri de filmde dedeyi oynayan
karakterin "Biz çocukken her gün yeni teknolojik bir alet
çıkardı, her gün Noel gibiydi" demesi sanki günümüzden yada henüz doğmamış
bir çocuğun çekeceği sıkıntıları görür gibi oluyoruz. Dünya pislikten
geçilmiyor, mühendislik diye bir şey kalmamış çünkü magnetik ortam düzenli
çalışmıyor. Uçak, otomobil, bilgisayar diye bir şey yok. Kıtlık yaşanıyor öyle
ki bütün insanlar tarlalarda bamya ve mısır eker hale gelmiş. Dünya pislikten
geçilmiyor derken gerçekten pislikten bahsediyorum. İnsanlar sürekli ve ani toz
fırtınalarının içinde yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyor.
Eskiden başarılı bir uzay astronotu ve mühendis olan Bay
Cooper bile artık çiftçilikle uğraşırken bir şekilde (bu bir şekilde kısmı çok
önemli filmi izlemeyen arkadaşlar için yazmıyorum ) NASA'dan arta kalan üç -
beş çalışanıyla karşılaşıyor. Bu çalışma sahasında Profesör Brand (Michael
Caine) bir çok iyi filmde olduğu gibi yine anlatıcı rolünde karşımıza çıkıyor.
Bizlere filmin bel kemiğini oluşturacak uzay fiziğini ve mükemmel astronotumuz
Cooper ve değerli ekip arkadaşlarıyla beraber solucan değine gitmesi
gerektiğini ve yeni bir yaşan alanı bulursa dünyadaki insan ırkını
kurtaracağını ve yeni ırkın buraya yerleşeceğini anlatıyor. Cooper da ailesini
kurtarmak için arkasında büyük oğlunu ve çok zeki küçük kızı Murph ü bırakıyor.
Film bilim kurgu gibi dursa da bir çok Amerikan yapımı gibi
bu filmde insan doğasına değiniyor. Cooper arkasında ailesini bırakmak pahasına
hayatta kalmak ve ailesini kurtarmak için bu yolculuğa çıkmayı kabul ediyor.
Dr. Brand hırslı bir bilim insanı ve bunu belki de kariyer veya sonradan
öğrendiğimizde aşık olduğu adam için yapıyor.
Dr.Mann filmin ilerleyen kısımlarında kapsülün içinde 25 yıl geçirip
karşımıza çıkıyor. Sadece kendisini düşünerek ve başkalarının hayatlarını hiçe
sayarak insanları kandırması, yıllar geçse de insanoğlu uzaya çıksa da
değişmeyecek davranış biçimini başarıyla sergiliyor. Zamanla yarışılan anlarda
Dr. Cooper'ın ailesini düşünerek kararlar alırken, tek tabanca kızımız Dr.
Brand'in insanlık için yaklaşması "ve her seferinde beni bırakın siz devam
edin demesi" aslında sahip olduklarımızın hayatımızı ne kadar etkilediğinin
bir göstergesi. Filmin önemli öğretici noktalarından biri de "İnsanın
hayatta kalma arzusu". Bay Cooper'ın hayatta kalmak için çocuklarını
geride bırakarak ve dönmemeyi bile göze alması da hayatta kalma arzusundan
kaynaklanıyor. Cooper'ın bir ailesinin olması bu arzuyu devamlı güçlü kılıyor
çünkü uğruna savaşması gereken bir ailesi var.
Başarılı bir kadroyla çalışan usta yönetmen oyunculuklar
konusunda işini şansa bırakmamış. Geçtiğimiz yıl En iyi erkek oyuncu Oskarını
alan Matthew
McConaughey, En iyi yardımcı kadın oyuncu Oskarını alan Anne Hathaway, Batman ve
prestijden tanıdığımız Christopher Nolan'ın kadrolu oyuncusu Michael
Caine , En iyi kadın Oyuncuya aday gösterilen Jessica
Chastain ve küçük Murph ü başarıyla canlandıran Mackenzie Foy
rollerinin hakkını vererek böylesi başarılı bir yapıma katkıda bulunmuşlar.
Daha çok görsel efektlerin ilgi çektiği bu filmde Christopher Nolan
yönetmenliğini konuşturmuş ve kurgunun hakkını vermiş. Uzay sahnelerinin
Hollywood stüdyolarında çekildiğini bilsekte Nolan izleyiciye harika anlar
yaşatmış. Hiç görmediğimiz kara delikleri, olduğu iddia edilen gezegenler ve
solucan delikleri insanın aklına yatacak bir şekilde seyirciye başarıyla
aktarılmış. En çok beğendiğim ayrıntı ise gezegenden uzay gemisine ve uyduya
bakılırken yönetmenin ustaca "sessizliğin" sesini yansıtabilmiş olması.
Film, beğenildiği kadar anlaşılmadığından ötürü beğenmeyen
bir çok izleyiciye de sahip. Öyle ki an itibariyle popüler bir sözlük
sayfasında "interstellar" başlığı altında 1755 yorum mevcut.
Atışmalarda genelde filmi anlamayanlar Christopher Nolan'ın zaten anlaşılır bir
film çekmediği önyargısıyla izleyenlerin yorumları ve film savunucuları
arasında geçiyor. Bu karışık film, sonrasında bu karışıklığı gidermek için sıkı
takipçiler tarafından çok güzel eserler de ortaya çıkarılmasına sebep olmuş.
Örneğin http://www.evrimagaci.org/fotograf/71/6710 sitesinde Doğan Can Gündoğdu
tarafından hazırlanan aşağıdaki çalışma filmi anlamayanlar için açık bir
şekilde ifade edilmiş. Filmi izledikten sonra mutlaka aşağıdaki görsele bir göz
atmanızı tavsiye ederim.
Yukarıda linkini verdiğim sayfada kavramlar ve teoriler
hakkında ayrıntılı bilgileri bulabilirsiniz. Bir çok sitede filmdeki fizikle
alakalı hatalardan bahsedilmiş. Örneğin, astronotların
ziyaret edeceği kara delik "Gargantua" da geçirilecek bir saatin
Dünya'da geçirilecek 7 yıla denk geldiği bildiriliyor .
Ancak, fizikçiler aynı fikirde değil. Bazı fizikçiler bu sürenin daha uzun
olacağını iddia ediyor. Diğer taraftan, yine filme tüm hikayenin bir insan ömrüne sığması
planlanmış olmalı ki 1 saate e 7 yıl oranı verilmiş olsun. Ancak, bir çok bilim kurgu
filminin amacı mevcut teknoloji ve teorilerle geleceğe ışık tutmaktır.
Televizyonda 1966 yılında gösterilen Uzay yolu dizi serisini ele alalım. Dizideki
bir çok ekipman günümüzde kullanılmaktadır. Dokunmatik ekranlı tabletleri ilk
Uzay Yolu'nda görmüştük ve şimdi hemen herkesin cebinde aynı teknolojiye sahip
akıllı telefonlar var. Diğer yandan, Cübbeli Ahmet Hoca'nın uzay araştırmaları
"ver bana yüz bin dolar ben sana söyleyeyim" yorumu bütün
araştırmaları ve harcamaları çöpe atan cinsten:) Zamanında birileri çıkıp bu
yorumları dinleseydi şu an Uzay roket aracı, uçak, internet, cep telefonu gibi
aslında hiçte bize faydası dokunmayan araçlar olmayacaktı.
Bu film bilim kurgu alanında çığır açacak ve kendinden sonra
gelen filmlere yol gösterecek nitelikte. Batman, Prestij ve Inception'un
(Başlangıç) yönetmenliğini üstlenen Nolan, kardeşiyle senaryosunu beraber
yazdığı "Interstellar - Yıldızlararası" filmiyle en büyük vuruşunu
yaptı. Filmi anlamayız diye filme gitmemezlik kesinlikle yapmayın, bir kaç kısa
yazı okuduktan sonra filmi izlerseniz çok daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.
Umarım dünyadaki belli kimseler de bu filmden geleceğimiz için daha duyarlı
olmamız gerektiği mesajını alırlar da torunlarımıza daha temiz ve yaşanılır bir
dünya bırakırız.
İyi Seyirler.
Kübra Sancı.
Ellerinize sağlık yine mukemmel bir yazı olmuş. Christopher Nolan
YanıtlaSilgene döktürmüz her zamanki gibi...
süper bir film kesinlikle izleyin
YanıtlaSil10 numara bir film
YanıtlaSilKeşke vizyon filmlerden bunun gibi daha çok eleştiri paylaşılsa. Bizim içinde gitmeden bir fikir oluyor böylelelikle
YanıtlaSilAz önce filmi izledim 2.30 saat sürüyor ama hayatımda izledigim en iyi film diyebilirim abartisiz.not sayisal zekasi olmayan çoğu terimi anlamaz
YanıtlaSil