The Grand Budapest Hotel-Büyük Budapeşte Oteli


   Geçtiğimiz ay düzenlenen İstanbul Film festivalinde de yer alan "Büyük Budapeşte Oteli" hala vizyondayken kaçırmayın derim. 2014 yapımı olan, yönetmenliğini ve senaristliğini Wes Anderson'un üstlendiği filmin başrollerinde Ralph Fiennes, Tony Revolori, F.Murray Abraham, Mathieu Amalric, Adrien Brody, Willem Dafoe, Edward Norton ve Jude Law oynuyor. Birçok değerli oyuncuyu bir araya getiren filmde 2 başrol dışında karakterlerin beyazperdede görülme sıklığı neredeyse eşit dağıtılmış. Jude Law'u filmin bir başında bir sonunda görmüş olmamızı bu durumun dışında bırakıyorum. Oldukça eğlenceli bir fragmanı olan film, akıcı, sürprizli ve eğlenceli bir şekilde ilerliyor.


   Gustave ve Zero karakterinin başından geçen maceraları Bay Mustafa'nın nam-ı diğer "Zero'nun" gözünden anlatılarak başlıyor ve çok önemli ayrıntılar özet bir şekilde izleyiciye sunularak adeta oteli yıllardır ziyaret ediyormuşsunuz hissi uyandırarak devam ediyor. Gustave adlı karakterimiz film boyunca parçaladığı edebiyatla yaşlı ve zengin kadınların ve tabi ki izleyicinin de gönlüne taht kuruyor. Gustave'ın gönlüne taht kurduğu yaşlı teyzelerden Madame D. ölür ve yüklüce bir miras Gustave'a kalır. Bu parayı Madame D. çocukları tabi ki Gustava'a yedirtmeyecektir. Aslında Madame D. cinayete kurban gitmiştir ve  Gustave bir numaralı şüphelidir. Bir yandan polisten kaçan ana karakterimiz, bir yandan da Madame D.'nin açgözlü oğlu ve onun Frankenstein görünümlü vahşi adamından (Jopling) kaçacaktır. İkinci Dünya savaşı sırasında geçen hikayemiz dönemin yaşam şeklini film ekibi güzel bir şekilde beyazperdeye aktarmış.
   Sahneler ve görüntü yönetmenliğini başarılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Öncelikle, karakterleri ön plana alarak geniş açıdan gösterimler oldukça başarılıydı. Geniş bir ekranda karakterlerimiz kaçarken sağ alt köşede polis memuru Henckels (Edward Norton) 'ın görünmesi ve izleyicinin bunu fark etmesi buna örnek olarak verilebilir. Bir çok ünlü oyuncuyu içinde barındıran filmimiz belirli mekanlarda geçmesi yönetmenimizin çekimini kolaylaştırmış ve bütçeyi azaltmış olmalı. Hemen hemen  bütün oyuncular profesyonel bir oyunculuk sergilemişler fakat bir kaç göz alıcı oyunculuktan bahsetmeden geçemeyeceğim. Jopling karakterini canlandıran Willem Dafeo rolün hakkını vermiş. Örümcek adam serilerinde üzerine kötü adam karakteri yapışan oyuncumuz bu rolü oynarken zorlanmamış olmalı. Öte yandan, İngiliz oyuncu Ralph Fiennes Gustave karakterini kariyerine yakışır bir şekilde canlandırdığını düşünüyorum. Zira kendisi zaten İngiliz olan ve Haryy Potter gibi bir çok ünlü filmde yer alan oyuncu, şairane diyalogların hakkından gelmiş ve beğenimi kazanmıştır. Yönetmenin, ustalıkla yazdığı, boşlukları olmayan, seyirciyi heyecanlandırıp ve ilgiyi üst seviyede tutabilen anlatımlı senaryosuyla risk almamış ve profesyonel ve ünlü oyuncularla çalışırken, genç ve yetenekli oyunculara da fırsat vermiş. Wes Anderson bazı kadrolu oyuncularına (Edward Norton, Tilda Swinton ve Bill Murray gibi) küçük roller vererek, sıkı takipçileri için filme imzasını atmış. Bence filmin en Büyük sürprizi Madame D. rolünü canlandıran Tilda Swinton olmuş, zira kendisi aslında sağdaki resimdeki gibi (kırmızılı) biridir. Makyaj yapan arkadaşa burada şapka çıkarmak istiyorum. Bu da filmi izleyip fark edemeyenler için gelsin:)
   İmdb'den 8.4 alan filmimiz, İstanbul Festivalinde de gösterildi. Genel olarak filmi beğensem de İmdb'den 8.4 almayı hak ettiğini düşünmüyorum. Yer yer güldürdüğü doğru fakat katıla katıla gülünecek bir film değil. Yine de eğlenceli vakit geçirmek isteyenler için gidilip vizyondayken görülmesi gereken bir film. Şu an çok az sayıda sinemada gösterilen filmi sezon bitmeden izlemenizi tavsiye ederim.

Kübra Sancı.




2 yorum:

  1. Neden bu filim cogu sinemada yok acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Maalesef memleketimizde böyle değerli filmler sadece festivallerde ve bazı salonlarda vizyona giriyor. Vizyondan kalkmadan izlemeniz tavsiyesiyle...

      Sil