Dikkat Spoiler içerir!
Matt Reeves'in yönetmenliğini üstlendiği orijinal adıyla
"Dawn of the Planet of the Apes" bu hafta vizyonda ve kemikleşmiş
izleyicisinin yanı sıra ortadan bir yerden maceraya katılmak isteyenleri de
kucaklıyor. Bazı arkadaşların "ne ya maymun mu izleyeceğiz" lafını
filme gitmeden çokça duysam da bilim kurgu alanında yapılmış en iyi filmlerden
birini bu hafta izledim. Şunu açıkça belirtmeliyim ki bilim kurgu filminden
beklediğimiz günlük hayatta olmayan canlılar ve nesneler olmasa da aslında elin
Amerikalısı iki çift lafı söylemek için maymunları konuşturan ve ata bindiren
bir film çekmiş.
"Rise of the Planet of the Apes" 2011'de vizyona
girdiğinde insanlık daha kötü bir hal alırken, maymunlar kendi düzenlerini
kurup, İngilizceyi öğreniyorlardı. Simian gribiyle mücadele eden ve bu sırada
bir çok kayıp veren insan ırkının son durumundan başlayan film aslında çok
küçük bir mekanda geçiyor olmasına rağmen tüm dünyada insanlığın sonu geldiğine
başarıyla inandırabilmiş. Yönetmen, Maymunların belirli bir bölgede kurdukları
yaşam alanını ve insanların su, gıda ve elektrik gibi temel ihtiyaçların
yoksunluğundan doğan çaresizliğini gözler önüne sermiş. Bu yazımda şu efekt
şöyle iyiydi böyle iyiydi demek isterdim ama her gün bizi şaşırtan Hollywood'un
2014 yılına teknolojik açıdan yakışmayan açıdan bir film olmuş. Fakat, diyaloglar,
senaryo ve gerçekçilik hakkında söyleyeceklerim var...
Senaryo ağının beklendik, akıllıca sebep sonuç içerisinde devam
ettiğini belirtmek isterim. Bize sırasıyla maymunların karakterlerine göre
onları tanımamıza, isimlerini ezberlememize kolaylık sağlayan bir film olmuş. "Maymunlarımı
izleyeceğiz, ayırt edemeyiz" diye yakınan arkadaşların yüreğine su serpmiş
olayım. Öncelikle filmin gerçek bir liderin karakter özelliklerine ışık
tuttuğunu belirtmek isterim. Ceaser'ı canlandıran İngiliz oyuncu ve yönetmen
"Andy Serkis"e bir kez daha şapka çıkarmak isterim. Kendisi aynı
zamanda Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serilerinde "Gollum"
karakterini başarıyla canlandırmış bir kadrolu Peter Jackson oyuncusudur. Ceaser'ı
yaşam alanlarındaki maymunların lideri olarak tanıyoruz. İnsanları güçsüz
olduklarında ezmeyi arzulayan, bir dönem laboratuarda denek olarak kullanılan Koba'ya
karşın, savaşmaktan kendi ırkının canını tehlikeye atmamak için kaçınan bir
lider o! İnsan ırkına olan sempatisinin yanı sıra neden yardım etmek istediğini
aslında kendi ırkını düşündüğü için olduğunu anlıyoruz. Maalesef böyle
liderlerin etrafında kan emici, kindar, egoist ve merhametsiz Vantuzları da
görmek mümkün. "Maymun maymunu öldürmez" kanununa filmde bolca yer
verilirken, insan ırkına beslediği kinden ötürü ve iktidar olma aşkıyla gözü
dönmüş Koba'nın halkından bir maymunu korkusuzca öldürmesine şahit oluyoruz.
Biz aslında bu filmde maymunları değil davranış biçimlerini izliyoruz. İnsanların
hepsi çok mu iyi, hayır kesinlikle değil. Sonuçta insan ırkının sonunu
getirende yine bir insan tarafından Laboratuarda bulunan bir Simian grip virüsü.
Farklı insan ırklarından kötü ve iyilerin çıkabileceğini Ceaser'ın Koba'ya
söylediği şu sözlerle pekiştiriyoruz: "Sana maymun olduğun için
güvenmiştim". Benzer konular tarih boyunca bir çok devlette ve millette de
yaşanmadı mı? Sırf insanımıza inançları ve ırklarımız ortak diye güvenmedik mi?
Bizim gibi oldukları için olanlara
inanmadık mı?
Ceaser'ın bize filmde öğrettiği düsturlardan biri de neler
için savaşabileceğimiz. Açgözlü insanlar yüzünden savaşların bolca yaşandığı
günümüzde, Ceaser (Lider maymun) diyor ki: "üç şey için savaşırım : EV, AİLE,
GELECEK". Ceaser isminin kasten konduğunu düşündüğüm filmde heyecanla,
lider maymunun en yakında dostu tarafından ne zaman kazık yiyeceğini bekledim
ve haklı çıktım. Bir lider pek tabi kazık ta yiyebilir, ancak önemli olan ayağa
kalkıp kaldığı yerden devam edebilmesidir. Son olarak, oyuncu seçimlerinin
bütçeyi doğrultmak için dizilerden aşina olduğumuz fakat pek de ünlü olmayan
kişilerden seçildiğini, yukarıda da belirttiğim gibi en ilgi çekici
performansın Andy Serkis'e ait olduğunun altını çizmek isterim.
Sonuç olarak, bu filme gidin. Hatta ve hatta çocuklarınızın
anlayabileceğini düşünüyorsanız onları da beraberinizde götürün. Filmin senaryosunda
onların gelişimi için güvenmenin, merhametin, paylaşmanın ve önyargısız bir
dünyanın kapılarını açın onlara. Evet belki kusursuz bir dünya görmeyecekler
filmde fakat en azından Ceaser'ın güzel erdemlerinin yanı sıra, Ceaser'ın Koba'ya güvendiği güvenmemeyi de
belki filmden öğrenirler.
İyi seyirler...
Kübra Sancı.
Mükemmel bir film mükemmel bir yorum.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
Teşekküler...
Sil10 numara olmuş
YanıtlaSilTeşekkürler...
YanıtlaSil