Bir çocuk ne zaman büyür? Odun kesmeyi, balık tutmayı,
arabayı kullanmayı veya araba çamura battığında çamurdan kurtulmayı nasıl
öğrenir? Bir baba erkek çocuğuna bunların kaçını, nasıl öğretebilir? Sevgiyle
mi? Döverek mi? Azarlayarak mı? Ya da hayatınızda hiç görmediğiniz sadece
fotoğraflardan tanıdığınız ve annenizin "işte babanız bu" dediği için
babanızı sevebilir misiniz?
2003 Rus yapımı dönüş filmi sinemasever arkadaşlardan sıkça
duyduğum aynı yıl Venedik Film Festival'inde Altın Aslan'ı kazandıktan sonra
sesini tüm dünyaya duyurabilen filmi bu hafta sizlerle paylaşmak istedim.
Ülkemizde 2005 yılında vizyona giren , Andrei Zvyagintsev ilk uzun metrajlı
filmi oldukça ses getirdi. Sınırlı mekan ve sınırlı oyuncuyla derdini
anlatırken etkileyiciliği yakalayabilmiş bir film. Babaları dönen ve asla
nereden döndüğünü bilemeyeceğimiz Vladimir ve Iran'ın yıllar sonra babalarına
duydukları nefret ve özlemin karışımı film oldukça sakin ve gergin ilerliyor.
Küçük Iran'ın babasıyla her an sürtüşme yaşayacağını beklerken, büyük oğlan
Vladimir babasını her haliyle örnek almakta ve kendini ona sevdirmeye
çalışmaktadır. "Kaçan kovalanır" felsefesinin hüküm sürdüğü dünyada
babaları zaman zaman Iran'ı cezalandırsa da diğer yandan Iran'ı kazanmaya
çalışacaktır. Karakterin oldukça ketum ve gizemli göründüğü film maalesef
sırlarıyla beraber sonlanmaktadır. Açıkçası beklenmedik sonuyla seyirciye şok
geçirtmiş, bir çok izleyicinin de favori filmleri arasına girmiştir.
Az mekan ve az oyuncu kullanan yönetmen başarılı açılar ve
görüntüler yakalarken gereksiz hiç bir ayrıntıya yer vermemiş. Dönüş yol
filmleri arasında düşük bütçesine rağmen kurgusu ve kafalarda soru işareti
bırakan ayrıntısız senaryosuyla hafızalara kazınabilmiş bir film. O kadar sırlarla dolu gizemli bir
film ki gizemi film bittikten sonra da devam etmiştir. Çekimlerden kısa süre
sonra büyük kardeş rolündeki Vladimir Garin filmde önemli yer tutan gölde
boğularak hayatını kaybetmiştir. Baba rolünde Konstantin Lavronenko kontrollü
performansıyla bir kapalı kutu olarak babayı başarıyla canlandırarak şahsen
beni olduğum yerde sinir edebilmiştir. Günümüzde büyümüş halini de beyaz
perdede izleme şansına erişebildiğimiz Ivan Dobronravov filmin merkezine ve
hırçın, hesap soran küçük kardeş rolüne cuk diye oturmuştur. Duygu Asena'nın da
dediği gibi yönetmen de "Kahramanlar Hep Erkek" demiş ve anneyi arka
planda bırakarak, ailenin erkek bireylerini ikonlaştırmıştır.
Sonuç olarak, çekildiği dönemde kendi çapında büyük ses
getiren, durum filmi sevenler için
oldukça etkileyici hatta sonlara doğru vurucu bir film olduğunun altını çizmek
isterim. Hayatınızda izleyeceğiniz en iyi film olacağı iddiasında olmadığımı
belirtirken bazı sinemasever arkadaşlarımın ilk 3üne şimdiden girdiğini söylemek
isterim. İzledikten sonra pişman olmayacağınız, mutlaka etkileneceğiniz bir
film...
İyi Seyirler.
Kübra Sancı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder