Pek yakında – Dram mı Komedi mi?

Çok Konuşuldu, çok tartışıldı. Önce Amerika’da beklenen ilgiyi görmedi dendi sonra çok komik değil gitmeyin… Ama Cem Yılmaz söz konusu olunca ona kayıtsız kalmak mümkün mü? Ondan sinema filminde stand-up şov yapmasını beklemek zaten oyunculara ve set ekibine haksızlık olurdu. Sinemada 4. kez yönetmen koltuğuna oturan Cem Yılmaz Türk sinemasına olan vefa borcunu ödemek, duyduğu saygıyı göstermek ve eskiye duyulan özlemi pekiştirmek amacıyla çekilen filmi ile birçok filme atıfta bulunuyor. Cem Yılmaz sinemaya duyduğu heyecanı birde kamera önü ve arkası çalışanlarının gerçekçi öyküleriyle seyirciye sunuyor. Uzunca bir reklamlar silsilesini de izlediğimizi üzülerek belirtirken, yine de Cem Yılmaz ürün yerleştirmeleri akıllıca yapıp kendiyle de dalga geçebildiğini belirtmek isterim.





Gerçeğiyle oldukça uyumlu eşkıya setinden filmin son sahneyle başlar film. Sette “altıncı polis” olan Zafer’in doğaçlamayla sinema kariyerini batırıp, korsana nasıl bulaştığı kısaca özetlenir. Eşkıya setinden sahne çok başarılı olmuş ancak keşke Eşkıya’yı Şener şen oynasaydı ya da Şener Şen’in yerine oynayan kişinin yüzünü hiç görmeseydik. Cem Yılmaz’ın zekice kurgular konusunda ilk yarıda bonkör, ikinci yarıda ise gayet cimri davrandığını belirtmeliyim. Zaten başından filmin sonu belli olan filmde izleyicide beklentiyi artırıp, hevesi kursağında bir şekilde film son bulmuş. Korsancı Zafer’in karısı için Korsan Cd’den kurtulmaya çalışırken bu işlerin yakasını bir türlü bırakmaması ama bir yandan da şansının yaver gitmesi merakı ilk yarıda artırıyor. Korsan CD’ciyi oynama fikrini “bükemediğin eli öpeceksin ”den yola çıkarak korsancıların sempatisini kazanıp belki olurda kendi filminin cdlerini basmazlar diye mi yaptı acaba? Ya da “Türk filminin cdsini basmayacaksın kültürünü “ kazandırmak için mi?



Aşırı gülmeyi bekleyen arkadaşlar, filmde o kadar da çok gülmüyorsunuz. Öyle bir beklentiyle gitmeyin. Bu film dram-komedi ayarında. Oyunculuklara gelince dünyada örnekleri çokça olan "yönetmen ve kemikleşmiş ekibi" modasını sanırım Cem Yılmaz’da takip ediyor gibi. Ozan Güven, Zafer Algöz, Özkan Uğur’un yanısıra en son İş bankası reklamlarında Cem Yılmaz’ın yanında gördüğümüz Çağlar Çorumlu ile uyumlu bir ekip olmuşlar. Yalnız mümkünse yakışıklı adam rolünü artık Ozan Güven dışında birine versinler. Adam yaşlandı ama hala kendisine Kıvanç Tatlıtuğ muamelesi yapılıyor. Zafer Algöz ve Zerrin Tekindor oyunculuklarıyla resmen filme renk katmışlar. Cem Yılmaz’ın komik olmasının dışında başka işler yapabileceğinin ispatı olarak “Loser” karakterler oynamasına alıştık ve orta seviyede bir oyunculuk sergilemiş. Cem Yılmaz'ın canlandırdığı diğer karakter olan mafya babası rolünü film için gereksiz olduğunu düşünüyorum. Tülin Özen’i “Üsküdar’a giderken” dizisinden beri takip ediyorum ve iyi bir komedi oyuncu olmasına rağmen böyle bir filmde dram yakışmamış. Dikkatli seyircilerinde fark ettiği gibi şovundan hatırladığımız “Uyudun mu?” şakasına gönderme yapmadan edememiş.  -Yürüyemeyebilir. –İsterse yürür ama dimi?  gibi birkaç sağlam şakasının şimdiden dillere düşeceğini itiraf edeyim.



Türk sinemasında yapılan göndermelerin iyi araştırılmış, özenle seçilmiş ve zekice şakalarla filme iyice yedirildiğini düşünüyorum. Türk sinemasının ikinci miladı sayılan Eşkıya’ya yapılan göndermeleri, “Her şey Çok Güzel Olacak”la iç içe girmiş sahneleri, öyle ki sinemadaki ilk rolü Her Şey Çok Güzel Olacak’da hemşire olan Nurgül Yeşilçay’ı bile gördük. Ancak, Cem Yılmaz temiz bir sinema dili ve teknik başarısı olan bir film çekmesine rağmen belli bir kalitede gereksiz uzatılmış bir film olmuş ve güzel başlayan ama sürünerek biten bir film olarak akıllarımızda kalacak. Açıkçası, bu kadar çok bütçesi olan, kendini müzik ve sinemada kendini geliştiren zeki birinin çok daha iyi filmler çıkarabileceğini düşünüyorum. Bazı esprili sahneler ise skeç tadında kalmış ve arkasından gelen sahnelerle belirli bir bütünlük sağlayamamış. Son yıllarda Hollywood’da moda olan bütün filmin konusu olan video kayıtın -bu filmde çekilen filmin fragmanıydı- kısa bir klip olarak seyirciye sunulması çok hoştu. Hatta “Şahikalar” Pek Yakında’nın fragmanından daha ilgi çekici olduğunu söylemek isterim.



İyi Seyirler.

Kübra Sancı.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder