Dünya nasıl var oldu? sorusuna hep şu klasik cümleyle
"her şey önce bir gaz ve toz bulutuydu, sonra hayat başladı" başlanır.
Christopher Nolan'ın yönetmenliğini üstlendiği yapım son zamanların bilim kurgu
alanında hiç şüphesiz ki en çok tartışılan filmi. Film, anlayanlar,
anlamayanlar ve anlayıp hatalarını bulanlar arasında 3 e ayrılıyor. Tabi baştan
uyarımızı yapalım filmi biraz anlamak için Einstein'ın görelilik teorisine,
Murphy kanunlarına, Stephen Hawking 'in kütle çekim fiziğine ve ünlü fizikçi
Kip Thorne'un kara delik kozmolojisine ve solucan deliklerine biraz aşina
olmayı gerektiriyor. Henüz filmi izlememiş olanlar için yukarıda bahsi geçen
teorileri okumalarını tavsiye ederim.
Unutursam Fısılda - Çağan Irmak en iyi filmini henüz çekmedi!
Sinema salonlarının Türk Film afişleriyle dolu olduğu şu
günlerde işimi şansa bırakmadım ve tabi ki bir Çağan Irmak filmi olan ve uzun
zamandır beklenen "Unutursam Fısılda" filmini tercih ettim. Her bir
karesinde bir Çağan Irmak filminde olduğunuzu hissettiğiniz, kemikleşmiş
kadrosunun yanı sıra genç yeteneklere de yer verilen bu filmde beklediğinizi
buluyorsunuz ama fazlasını değil! Çağan Irmak'ın dönem filmlerine ve müziklerine
olan hayranlığı bu filmde de karşımıza çıkıyor.
BİR KADINI ASLA HAFİFE ALMAYIN!
Uzun zamandır
heyecanla beklediğim bir "David Fincher" filmi olan "Kayıp Kız
(Gone Girl)" a sonunda gittim. Beklediğimize değdi ve seyirciye nasıl
geçtiğini anlamayacağımız muhteşem anlar yaşattı. Nick ve Amy evliliklerinin
beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanmaktadırlar. Fakat o gün Amy aniden
ortadan kaybolur. Geri dönmeyince, polisin gözünde kocası Nick tüm şüpheleri
üzerine çeker. Amy kaçmış mıdır? Kaçırılmış mıdır? Yoksa kocası tarafından
öldürülmüş müdür? Seyirci bu soruların cevabını ararken Fincher yine yapmış yapacağını
dedirtiyor ve yıllar sonra bile konuşulacak, Gillian Flynn'in çok satan
romanından uyarlanan senaryoyla seyirciye "Fight Club" ayarında
kusursuz bir film sunuyor.
Pek yakında – Dram mı Komedi mi?
Çok Konuşuldu, çok
tartışıldı. Önce Amerika’da beklenen ilgiyi görmedi dendi sonra çok komik
değil gitmeyin… Ama Cem Yılmaz söz konusu olunca ona kayıtsız kalmak mümkün mü?
Ondan sinema filminde stand-up şov yapmasını beklemek zaten oyunculara ve set
ekibine haksızlık olurdu. Sinemada 4. kez yönetmen koltuğuna oturan Cem Yılmaz
Türk sinemasına olan vefa borcunu ödemek, duyduğu saygıyı göstermek ve eskiye
duyulan özlemi pekiştirmek amacıyla çekilen filmi ile birçok filme atıfta
bulunuyor. Cem Yılmaz sinemaya duyduğu heyecanı birde kamera önü ve arkası
çalışanlarının gerçekçi öyküleriyle seyirciye sunuyor. Uzunca bir reklamlar
silsilesini de izlediğimizi üzülerek belirtirken, yine de Cem Yılmaz ürün
yerleştirmeleri akıllıca yapıp kendiyle de dalga geçebildiğini belirtmek isterim.
KARDA BİR BEYAZ KUŞ - Salonca sonunda "aaa" dediğimiz başarılı bir festival filmi...
Gregg
Araki'nin yönetmenliğini üstlendiği film ülkemizde ilk defa Film Ekimi
kapsamında seyirciyle buluştu. İyi ki de gelmiş:). Annesinin beklenmedik bir
şekilde ortadan kaybolmasıyla hayatı değişen genç kadının ağzından gençlik
yıllarını dinliyor ve gözlemliyoruz. Laura Kasischke’nin romanından
beyazperdeye uyarlanan bu büyüme öyküsünün başrollerinde Eva Green, Shailene
Woodley ve Christopher Meloni'yi izliyoruz. Seyirci anne Eve Connor'un nerede
olduğunu sorgularken, kendini büyük bir gizemin içinde buluyor ve şaşırtıcı bir
sonla filmin bütününde başarıyı yakalıyor. Açıkçası vizyona girmeden önce böyle
güzel bir filmi Film Ekimi'nde izleme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı
hissediyorum.
Nereden ? Nereye ? Nasıl? - DÖNÜŞ - THE RETURN
Bir çocuk ne zaman büyür? Odun kesmeyi, balık tutmayı,
arabayı kullanmayı veya araba çamura battığında çamurdan kurtulmayı nasıl
öğrenir? Bir baba erkek çocuğuna bunların kaçını, nasıl öğretebilir? Sevgiyle
mi? Döverek mi? Azarlayarak mı? Ya da hayatınızda hiç görmediğiniz sadece
fotoğraflardan tanıdığınız ve annenizin "işte babanız bu" dediği için
babanızı sevebilir misiniz?
ADALET - İNŞAAT MALZEMELERİ HİÇ BU KADAR TEHLİKELİ OLMAMIŞTI!
Dikkat Spoiler içerir!
26 Eylül'de vizyona giren, fragmanını ilk izlediğimde beni merak ettiren "The Equalizer- Adalet" filmini sonunda izledim. Denzel Washington'ın başrolünü oynadığı, Antoine Fuqua'nın yönetmenliğini yaptığı film, bu ikilinin birlikte yaptığı ilk iş değil. Denzel Washington'a En İyi Erkek Oyuncu Oskarını kazandıran "Training Day - ilk gün" filminde de yine yönetmen ve oyuncu olarak yer almışlardı. Zaman geçti, teknoloji ilerledi, gerilim, polisiye, aksiyon alanında nice kurgular izlememize rağmen "adalet" "ilk günü" geçemedi. Ancak şunu da belirtmeliyim ki adalet son zamanlarda izlediğim en iyi polisiye filmlerinden biriydi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)